İkbal Öztekin
Merhabalar,
Ben İkbal, ODTÜ’de Şehir ve Bölge Planlama Bölümü öğrencisiyim. Bundan 4 yıl önce ilk projeme de Lüksemburg’da katılmıştım. Bu proje benim geriye dönüp baktığım, şuana dek yaşadığım değişimleri gözden geçirdiğim bir haftaya ev sahipliği yaptı. Şunu fark ettim, zaman öylesine akıyor ki zamanı yakalamak çoğu zaman mümkün olmuyor. O yüzden de bu kısacık ömrümüzde vaktimizi ne ile ve kimlerle değerlendirdiğimiz çok kıymetli.
Çoğu Erasmus+ projesi gibi bu projede birçok farklı kültürü tanıdığım, yeni yetkinlikler ve tecrübeler edindiğim bir proje oldu. Proje kısaca, gençlerin karar verme süreçlerine dahil olmalarını, dijitalleşen dünyada büyük önem kazanan dijital araçları kullanmalarını ve bu araçlarla kampanya oluşturmalarını teşvik etmeyi amaçlıyordu. Projede benim için en çok öne çıkan atölye Avrupa Parlamentosu’nu simüle ettiğimiz atölye oldu. Bu canlandırmada beni hep büyülen bir meslek olan gazetecilik rolünü oynama fırsatı buldum ve bundan çok keyif aldım. Bu aktivite doğrudan Avrupa Parlamentosu’nun nasıl işlediğini anlamamızı sağladı. Ek olarak, ülkemizin sıcak gündeminde de yer alan parlamenter sistem veyahut başkanlık sistemi tartışmalarına farklı açılardan bakmama da yardımcı oldu. Şunu fark ettim ki, biz gençler olarak ne yazık ki siyasete pek aktif olarak katılım sağlamıyoruz, sağlayamıyoruz. Avrupa’nın en büyük genç nüfusu olan ve nüfusunun %16’sı genç olan Türkiye’de gençler ne üzücüdür ki mecliste yeteri kadar temsil edilmiyor. Arkadaşlarımızla oturduğumuz dost sohbetlerinde ülkenin gündemini tartışır, kendimizce gündemdeki sorunlara çözümler üreterek vakit geçiririz. Çoğu zaman bize dayatılan sistemden şikayetçi olur ancak bunu değiştirmek için hiçbir eyleme geçmeyiz. Bu projede bana en büyük kazanımı artık sadece şikayetçi olmakla kendimi sınırlamayacak özgüveni bana vermesi oldu. Yine projede Türkiye’nin neden Avrupa Birliği’ne üye olmayışı ya da olamayışını tartışmamız da bana birçok konuda fikir verdi. Türkiye’nin AB’ye katılım sürecini destekleyen bir genç olarak bunun önündeki engelleri Avrupalı gençlerden duymak önemliydi. Proje elbette sadece bunlarla sınırlı değildi. Faaliyetlerde birçok dijital araç kullandık ve bu araçlarla yapacağımız aktiviteleri daha katılımcı şekilde ve kolay yollardan yaptık. Dijital araçları etkin kullanmak bu yüzyılın en büyük gereksinimlerinden biri ve bu araçları projede kullanmak bizim ileride yapacak olacağımız çalışmalar için iyi bir örnek oluşturdu. Bir de projedeki faaliyetlerden birinde kolaylaştırıcı olarak görev aldım ve bu da benim eğitmen olma yolumdaki sürecime bir güzel ve tatlı bir katkı sağladı.Weicherdange, Lüksemburg’da 3-11 Şubat Tarihlerinde katılımcısı olduğum DIG’It On projesi boyunca yaşadığım deneyimler kısaca bunlardır.
Okuyup vakit ayırdığınız için teşekkür ederim.