Tutku Ekin Canpolat
Nereden başlasam bilemiyorum… Öncelikle merhabalar! Ben Tutku Ekin Canpolat, Ankara’da elektrik elektronik mühendisliği öğrencisiyim. Bu proje benim için bir ilkti. İlk defa bir ERASMUS+ projesinde yer aldım ve her açıdan çok güzel bir etkinlikti. Hiç bitmesin istedim, hayatıma orada devam etme şansı sunsalar kabul ederdim diyebilirim. Öncelikle, katılmış bulunduğum projenin konusu “Dijital Girişimcilik” idi. Yaptığımız workshoplar ve etkinlikler ile adım adım iyi bir girişimcinin sahip olması gereken özellikler bizlere hatırlatıldı ve eksiklerimizin farkına varılmasına yardımcı olundu. İyi bir girişimin desteklenebileceği noktalar ve bu destekleri bulabilecekleri yerler ile gün be gün hiç bilmediğim konular hakkında bilgi sahibi oldum. Sonrasında, yaptığımız grup çalışması ile ürettiğimiz yaratıcı bir girişimcilik fikrini, “Digital Design” methodları ile destekledik. Takım çalışması yeteneğimizi destekleyen bu projede, aynı zamanda sunumlarımız ile topluluk içi konuşma becerimiz de ilerleme gösterdi. Workshoplar içerisinde hem birbirimizi tanıma fırsatı bulduk, hem de iş planlama deneyimleri edindik. Ben ve takımımım, dijital yeteneklerin geliştirilmesi için bir girişimcilik kurma kararı aldık. Bu girişimimizde ise mentorlar ile iş arayan genç sınıfı ortak paydada buluşturmak için bir website tasarımı yaptık. Gençlerdeki işsizlik oranının bir nebze azalmasına yardımcı olacağını düşündüğümüz bu fikirden ve websitemizden çok güzel dönütler aldık. Bu proje bana, hayatın okulda eğitim almaktan ibaret olmadığını, kendim için fark yaratmam gerektiğini bana göstererek hayatımda bir dönüm noktası oluşturdu.
Gittiğimiz yer, Nea Makri, bana ülkemizden bir sahil kasabasını hatırlattı. Kış ayında gitmemizin de etkisiyle sakin bir yerdi, ancak kesinlikle görülmeye değerdi. Uğradığımız her yerde, biz turistleri güler yüzle karşıladılar ve bizleri çok iyi misafir ettiler. Kaldığımız otel ise beklentimin çok üstündeydi, yemekler ve coffee breakler başarılı bir konaklama sağlandı.
Kültür gecesi etkinliği, gitmeden önce en merak ettiğimdi çünkü ne götüreceğim konusunda kararsızdım. Lokum ve pişmaniye gibi yöresel lezzetlerle dolu Türk masası, en çok ilgi görülen ve beğenilen masalardan biri oldu. Etrafa baktığımda ise, gördüğüm ilk şey birbirimizden ne kadar farklı olsak da aslında hepimizin ne kadar benzer olduğu idi. Kültürler, diller değişse bile hepimizin bir arada harmoni içinde mutlu olduğumuz gerçeği, aslında nefretin insana değil politikaya ait bir kavram olduğunu anladım. Hepimizi birbirinden ayıran farklılıklar bizlerin arasında uçurum yaratmaktan öte bizleri bir araya getiriyordu. Aynı zamanda, Balkan ülkelerinin birbirine ne kadar benzediğini görmek de tarih ortaklığının kültürel benzerlik üzerindeki etkisini göstermiş oldu. Sırayla bütün masalara uğrayarak her şeyin adını, içeriğini öğrenerek tatlarına baktım.
Benim için gezinin en güzel günü, serbest günümüzde Atina’yı ziyaret ettiğimiz gündü. Çocukluğumdan beri görmek istediğim bir yer olan Atina, tarihi ögeleri ile beni kendine hayran bırakan bir şehir oldu. Her köşesini yürüyerek gezmenin de ayrı bir zevkti denebilir. İçinde o tarihi barındıran sokaklarından yürümek, lezzetli yöresel yemeklerini denemek… Yeni bir kültürle tanışmak, bu kadar çok deneyimi bir arada yaşamak benim için çok anlamlıydı.
Son gün, hayatımın en ilginç deneyimlerinden birini yaşamış oldum. Ocak ayının ortasında verdiğimiz denize girme kararı, şu an çok delice gelse de o an için çok güzel bir karardı. Su kesinlikle soğuktu ama güneşin tatlı etkisi süreci bizler için fazlasıyla kolaylaştırdı ve geride unutulmayacak kadar anlamlı bir anı bıraktı. Bu kararımız lokal halkın da ilgisini çekti, bizi gelip videoya çekenler bile oldu.
Her günümün bir diğerinden güzel geçtiğini söylesem yalan olmayacaktır. Her oturduğum yemek masasında farklı farklı ülkelerden yeni insanlarla tanıştım ve her birinin hayatını dinledim. Şunu söyleyebilirim ki insanların ülkeme karşı ön yargılı olmasını beklerken herkes çok sıcaktı, hatta ülkemizi ziyaret etmişlerdi. Proje içerisinde yaş ve etnik köken olarak çeşitlilik olması, her alanında bizlere yeni bir bakış açısı ve keyifli sohbetler sağladı. Belirli toplumsal konularda farklı ülke yaklaşımları, ortak kültürel özellikler gibi sayısız konuda bilgi paylaşımında bulunduk. Ben aralarında yaşça en küçük olandım, ancak hiçbir şekilde yabancılık hissetmedim.
Bu projeden geriye kalan en güzel şey ise benim için dostluklardı. Üstüne zaman geçmiş olmasına rağmen hala iletişimde kaldığım, çok değerli kişilerle tanıştım. Kendimi bu kadar mutlu hissettiğim dostluk sayısı nadirdir diyebilirim ki bu proje de bunlardan biri. Şuan biliyorum ki gidecek bir sürü evim, hatırlayacak bir sürü anım ve gezecek bir sürü şehrim var. Bu proje benim için hayatımı değiştirecek kadar çok etki yarattı denebilir. Daha bir haftadır tanıdığım insanlar için özlüyorum demek bile ilginç geliyor, buluşma planlarımızın en kısa sürede gerçekleşmesini umut ediyorum.
Anka Gençlik Derneği, Argus Technology ve Cococnutwork’e bana bu unutulmaz fırsatı sağladıkları için teşekkür ederim. Bu ilk projemdi ve dönüşümden itibaren her anından bahsederken mutluluktan gözlerim doldu diyebilirim. Döndüğümden beri aldığım karar, son projem diye bir kavramın olmaması ve bu deneyimim gibi deneyimlerin hayatımdan eksik olmaması!