Herkese merhaba. Adım Mustafa AKINCI. Hatay’da yaşıyorum. İl merkezinde bir Anadolu Lisesi’nde Bilişim Teknolojileri öğretmeni olarak çalışmaktayım.
Avrupa ve Ulusötesi çalışmalarına olan ilgimden dolayı okulumda Erasmus+ Okul Eğitimi programı projeleri yazıyorum. Son 2 yıldır ise Erasmus+ Gençlik Çalışmalarına yoğunluk vermeye başladım. Bu kapsamda 2018 yılının Kasım ayı içerisinde Romanya’da bir Gençlik Değişimi projesine grup lideri olarak katıldım. Bu projede gençlik projelerinin bireye çok farklı deneyimler kattığını bizzat yaşadım ve bu yüzden gençlik projeleri ile ilgili çağrıları takibe başladım. Özellikle Facebook ve Instagram gibi sosyal medya kanallarıda Erasmus+ gruplarındaki proje çağrılarına yakından ilgilendim. Böylece Anka Project Team ile ilk tanışma fırsatını bulabildim. Önce Anka Project Team’e ait Facebook sayfası sonra Instagram sayfası ve en sonda websitesini ayrıntılı inceledim. Gençlerden oluşan ve oldukça dinamik, faal bir oluşum olduğunu hemen anladım. Derken Anka’nın Instagram sayfasında 11-19 Kasım 2019 tarihleri arasında Paris’te gerçekleşecek olan “Win Youth Challenge” adlı Erasmus+ KA105 Gençlik Çalışanları Değişimi projesine katılımcı çağrısı paylaşımını gördüm. 18 ve üzeri yaş kriteri de tam istediğim gibiydi. O çağrıya ait resim ile gerçekten bağ kurmuştum ve inanmıştım içten içe. İlk sonuçlar açıklandığında ben yoktum ama dediğim gibi bir bağ kurduğuma inanmıştım ve bir gün akşama doğru Anka Project Team’i temsilen Şamil isimli bir Beyefendiden telefon geldi. Paris için beni uygun gördüklerini, şartlar da uyuyorsa beni düşündüklerini söylediğinde ben zaten günler öncesinde vermiş olduğum kararı hemen açıkladım: Evet, projede yer alacağım!
Biraz uzun oldu ama işte Paris hikayesi böyle başladı benim için. Şamil Bey’in ardından Begüm Hanımla da yazışmalarla tanıştım. Gerekli birkaç yasal imzalardan sonra Paris katılımcıları için whatsapp grubu kuruldu, biletler alındı ve Proje heyecanı başladı.
Win Youth Challenge Projesi 11-19 Kasım 2019 tarihleri arasında Paris’in Noisy Le Grand bölgesinde 8 farklı ülkeden toplam 24 katılımcı ile gerçekleşti. Düşünsenize; Türkün, Fransızın, İngilizin, Letonyalının, Polonyalının, Yunanın, Bulgarın ve İspanyolun olduğu çok zengin bir çeşitliliğe sahip bir grupla 8 gün geçirmek. İnsana öyle tarifsiz deneyim ve anlar katıyor ki neredeyse anlatmak mümkün değil diyeceğim ama tabi ki anlatacağım. Türkiye ve Anka Project Team’i ben yani Mustafa AKINCI, Firdevs DEMİRSOY ve İlkay DOST temsil etti.
Proje konusu çok önemli ve ülkemiz, tüm Avrupa ve dünyanın da güncel konularından birisi diyebiliriz: Girişimcilik!
Bir fikrinizin olması, bu fikrin sosyal hayatı(yani insanı) ilgilendirmesi, bu fikri hayata sokacak atılımı yapmak ve sonunda ürünü ortaya çıkarmak. İşte tam da projede buna odaklandık. Başta şunu belirtmem gerekiyor ki çok iyi eğitmenlerimiz vardı. Idrissa etkili ve deneyimli, Ariane genç ve lider, Bertrand ise eğlenceli, dinamik ve tercümede uzman kişilerdi.
Eğitim katılımcıların birbirini tanımasına olanak veren çok eğlenceli energizer ile başladı. Herkesin üzerinde olan seyahat yorgunluğu bu şekilde kolayca atlatılıp sonraki sunuma geçildi. Idrissa bizlere Girişimcilik ve Liderlik temalı bir sunum yaptı. Bu sunuda bir gencim aklındaki fikri nasıl hayata geçirebileceği adım adım gösterildi. Bu süreci işlerken “Win Win Win” teorisinden fazlasıyla bahsedildi. Aslında olay şu: Sen kazanırsın, bulunduğun toplum kazanır ve dünya kazanır. Her bir girişim bu idealle yola çıkmalı ve bundan cesaret almalı diye düşünüyorum açıkçası. Sunumda ayrıca Girişimcilik ve Intercultural Learning temalı bol eğlenceli, non-formal(yaygın) metoda dayalı bir role-play etkinliği de uygulandı. “Dragon Dreaming” olarak da bilinen “Win Win Win” teorisiyle adım adım nasıl bir oluşum haline gelinip, toplumda ve dünyada görünür olunma eylemlerini hakkında ip uçları ve tavsiyeler verildi.
Projelerin vazgeçilmez parçası olan Kültürel Gece etkinliklerine değinmek istiyorum. Çünkü ben bu tarz etkinliklerde çok şey öğreniyorum. Mesela İngiliz ve Yunan katılımcılar bayrak getirmeyip, kağıt ve renkli kalemlerle bayraklarını bizzat kendileri hazırladılar. İşte ortaya kendi ürününü çıkarma olayı budur ki bizde bu biraz eksik sanırım. Sonra Biz Cacık diyoruz, Yunan Caciki; biz Helva diyoruz, Yunan Halva, biz Lokum diyoruz, Yunan Lokumi… Birbirimize ne kadar çok benzediğimizi anlıyorum. Bir Letonyalı katılımcının pişmaniyemizi gösterip “Bayıldım buna, iyi ki getirdiniz ve iyi ki kültürünüzü tanımaya başladım” demesi benim için tarifsiz bir duyguydu. Fransız, Bulgar, Polonyalı ile halay çekmek, İspanyol ile Flamenko ve Salsa dans denemeleri, 8 farklı ülkenin çok lezzetli tatlarını yemek ve içmek… kişiler arasında gerçekten kalıcı köprüler kuruyor ve basmakalıp önyargılar yıkılıyor.
Eğitime dönelim isterseniz. Eğitimin son gününe kadar olan süreçte çalışmak üzere 3 farklı grup oluşturuldu. Bu gruplar farklı fikirleri olan gençlerden oluşmakta ve amaç yeni bir girişim başlatmaktır. Bunu yaparken hedef kitlenin profili, vermeyi düşündüğün hizmet, finans sağlama kanalları, güvenilirlik gibi birçok etmen üzerinde yoğunlaşarak ilerleme sağladık. Bunu yaparken başlangıç kiti diyebileceğimiz web tabanlı araçlar tanıtıldı. Bu araçlar(logo ve app tasarımı, sosyal medyada görünürlük vb.)ürünümüzü ve etkisini tanıtma ve sergilemede çok faydalı oldu diyebilirim. Erasmus+ programları dışında finansal destek bulabileceğimiz Avrupa Komisyonu tarafından oluşturulmuş farklı girişim ve programlar(European Youth Foundation, Europe for Citizens vb) hakkında bilgiler verildi. Ayrıca Yabancı Dil Öğrenimi alanında faaliyet gösteren Languesol International Organizasyonundan genç bir girişimci, çalışma alanları hakkında bilgi verip ardından eğlenceli bir “ikna etme becerileri” temalı role-play etkinliği düzenledi.
Benim de çok fazla ilgilendiğim bir alan olan Erasmus+ programlarının KA1, KA2 ve KA3 gibi farklı programları hakkında soru-cevap şeklinde faydalı bir etkinlik de gerçekleştirildi.
Eğitimin yine önemli bir bağlantı kurma fırsatı veren bir bölümünden bahsetmek istiyorum. Her ülke grubu onları bu eğitime gönderen organizasyonları sunumlarla tanıttılar. Ben de İlkay ile beraber Anka Project Team ekibini, çalışmalarını, faaliyetlerini elimizden geldiğince sunu eşliğinde tanıtmaya çalıştık. Umuyorum ki bu tanıtım, gelecekte sağlam işbirliği imkanları doğurur.
Evet, sona yaklaşıyoruz sanki. Hatırlarsanız bizler 3 gruba ayrılmıştık. Bu grupları oluşturan gençlerin fikirleri ve hayata geçmeyi bekleyen faaliyetleri var. İşte şimdi sırada “Dragons’ Den”!
3 grup sırayla Ariane’nın Jüri olduğu bir Girişimcilik ve İş Dünyası Pazarı yarışmasında performanslarını 36 saniyede sergileyip, jüri üyesini ikna etmeye çalıştılar. Ben ve Firdevs Hanım’ın bulunduğu “Express Yourself” ekibi ne yazık ki kaybetti ama eğlenerek kaybettik ☺ İlkay’ı ve ekip arkadaşlarını tebrik ediyorum, “Hiking” ekibi yarışmayı kazandı.
Veee Youthpass sertifika töreni… Tatmin olmuş, öğrenmiş, eğlenmiş, arkadaşlar edinmiş, fikirler paylaşılmış, girişimlere adım atılmış, mutlu olmuş biri olarak belgemi aldım. Sonra ne oldu peki? Muhteşem bir akşam yemeği ile final!!
Çok keyif aldım, çok şey öğrendim. İçimde var olan bir potansiyeli hissederim bazen. İşte bu projede bunu gerçekten fazlasıyla hissettim diyebilirim. Çok teşekkürler Anka Project Team!!!
Mustafa AKINCI