Ece Sarıca
Herkese merhaba! Ben Ece Sarıca İTÜ İşletme Mühendisliği öğrencisiyim ve katılımcısı olduğum “Youth Agrihaching Talent” projesinde yaşadığım bazı deneyimleri ve önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Umarım sizler için yararlı olur, keyifli okumalar dilerim.
Projeye gitmeden önce projenin gerçekleşeceği yerdeki hava durumunu kontrol edip ona göre yanınıza kıyafetler almanın çok önemli olduğunu görmüş oldum. Çünkü o sıralarda yaşadığım yer olan İstanbul oldukça soğuk ve kapalı bir havaya sahipken Nea Kallikratia’da denize girebilecek kadar sıcak ve güneşli bir hava vardı! Bu nedenler bazı katılımcıların proje öncesi hazırlık yaparken yanlarına mayolarını aldıklarını da söylemeliyim. Yapılan hazırlığın yanında gideceğiniz yeri tam olarak bilmiyorsanız sürpriz olması adına çok araştırma yapmanızı tavsiye etmem çünkü gittiğinizde keşfetmek için oldukça çok zamanınız oluyor. Ve tabii son olarak intercultural night’lar için pişmaniye, lokum gibi geleneksel lezzetleri de yanınıza aldıysanız artık hazırsınız!
Eğlenceli ve öğretici workshoplar
Formal olmayan öğrenme çeşidi olan workshop’lar, deneyimleyerek öğrendiğiniz için genelde teorik bilgiden daha yararlı ve akılda kalıcı oluyor. Proje akışında her gün birden fazla yaratıcılık gerektiren workshop gerçekleştirmiş olsak da bir tanesi özellikle beni çok etkiledi. Proje konusu içinde girişimcilik de önemli bir yer tuttuğundan bizi zorla girişken hale getirecek bir workshop’du bu. Her ülkeden birer katılımcı içerecek şekilde farklı gruplara ayrıldıktan sonra her bir gruba sadece bir adet kalem verildi. Amaç ise bu tek kalemi dışarıda bulunan insanlarla takas yaparak bir saat sonunda çok daha değerli bir şey elde etmekti. İlk başta kalemi, çakmakla, çakmağı kekle, keki buzdolabı süsüyle ve yaklaşık olarak on takas daha yaptıktan sonra elimizde toplam değeri 10 Euro olan birçok obje ile geri döndük!
Bol keyifli Intercultural Night
Projenin en keyifli zamanlarının bu geceler olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Hem katılımcı ülkeler hakkında birçok bilgi edinmiş hem de lokal bir kişiden gruptan o ülkenin güzelliklerini ve dertlerini dinlemiş oluyorsunuz. Diğer ülkelerin danslarını yapmaya çalışmak ise çoğu kişi dansı bilmediğinden ve kalabalık olduğumuzdan en çok güldüren etkinlikler oluyor. Tabii ayrımcılık gibi olmasın ama bizim yemeklerimizin ne kadar güzel olduğunu gelen yorumlardan ve tattığınız diğer ülke yemeklerinden dolayı tekrar fark etmiş oluyorsunuz 😊
“Free Day”
Bizim proje boyunca kaldığımız yer olan Nea Kallikratia, Selanik’e bağlı olsa da boş günümüz dışında başka bir gün gitmeye fırsat tanıyacak kadar yakın değildi maalesef. Ancak Selanik çok büyük bir yer olmadığı ve sadece yürüyerek gezmenizi sağlayacak güzel bir şehir olduğu için bir ya da iki günün yeterli olduğunu düşünüyorum. Gezerken adım başı göreceğiniz güzel mimarilere sahip kiliseler, güneşli ılık havası, birbirinden neşeli insanları ve üniversite gençliğiyle beraber Selanik’in yaşamaya/minik bir tatile çıkmaya uygun bir yer olduğuna karar verdim. Tabii tüm bu güzellikler içinde manzaraya, daha eski yapılara bakarken Atamızın nasıl bir ortamda büyüdüğünü görmek insanı hem duygulandırıyor hem de onu daha iyi anlamanızı sağlıyor. Özellikle çocukluğunun geçtiği evi görüp gezdikten sonra ağır bir hüzün çökmemesi elde değil.
Son olarak böylesine güzel bir deneyimi sağladığı için ANKA Gençlik Derneği’ne teşekkürlerimi borç bilirim. Bu benim ilk projem olsa da son olmayacağını söyleyebilirim. Herkesin böyle bir deneyimi yaşaması dileğiyle!