#MedyaBiziz PANEL 3: MEDYADAKİ OLASI TEHDİTLER, DEZENFORMASYON VE MEDYANIN SAĞLIK ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ

Giriş

Yeni iletişim teknolojilerinin gelişimiyle birlikte hayatımızda büyük dönüşümler başladı. İnternet kullanımının artması, farklı dijital araçların gelişmesi ve sosyal medyanın yaygınlaşması dünyanın gidişatını değiştirdi. İnternet ve sosyal medyanın kullanımının yaygınlaşması ve gündelik hayatın bir parçası haline gelmesi yaptığı birçok olumlu etkinin yanında (hızlı iletişim, zaman-mekan kısıtlarının ortadan kalkmaya başlaması, enformasyona kolay erişim vb.), özellikle sosyal medyada sahte haberlerin hızlı bir şekilde yayılması gibi olumsuz sonuçları da beraberinde getirdi. Bu çalışma da dijital dünyada bilgi güvenliği, medyadaki olası tehditler, dezenformasyon, ayrıca medyanın sağlık üzerindeki etkileri özellikle gençler ele alınıyor.

MEDYADAKİ OLASI TEHDİTLER 

Yaşanan teknolojik gelişmelerin kitle iletişim sektörüne de yansımasıyla medya toplumdaki en etkin güç merkezlerinden biri hâline gelmiştir. Medya bireylerin tutum ve davranışlarını etkileyebilme ve bunları değiştirebilme gücüne sahiptir. Bunlara paralel olarak medya yöneticileri, editörler ve etkin köşe yazarlarını da içine alan medya elitleri de, toplumsal yapı içinde bu gücü elinde bulunduran gruplar hâline gelmiştir. Medya ulaştığı bu gücüyle, bireylerin tutum ve davranışlarını etkiler.

Medyanın bu şekillendirme ve değiştirme etkisi bireyler, toplumlar ve o toplumların siyasal yapıları üzerinde de belirleyicidir. Bu konuda Amerikalı sosyal bilimci Rivers, medyaya yönelik olarak “ikinci” ya da “öteki hükûmet” şeklinde saptamalar ve betimlemelerde bulunur.

Kitle iletişim araçlarının sahipliğini ya da kontrolünü elinde bulunduran kişi ya da gruplar, haberleri ve iletileri ilgi ve istekleri doğrultusunda tahrip (deforme) edip değiştirebilirler. Böylece insanların kanaatlerini, düşüncelerini ve şeylere yükledikleri anlamları şekillendirme yetisini kendi tekellerinde bulundurmak isteyebilirler. Yine medya kültürel sömürü ve kültür asimilasyonu amacıyla kullanılabilir. Bütün bunlar medyanın bir tehdit konumuna gelmesine neden olur. 

Medyanın potansiyel gücü ve etkilerinin boyutları konusunda birçok araştırmalar yapılmıştır. Yapılan araştırmalar da şu temel bulgular ortaya konmuştur;

  • Kitle iletişimi alanında ileri derecede gelişmiş teknolojilerin kullanılması, medyaya çok geniş dinleyici ve izleyici kitlelerine ulaşma olanağı ve fırsatı tanımıştır. Kitle iletişim araçlarına sahip olanlarla bu araçların kontrolünü elinde bulunduranların konumu çok önemlidir. Kültür endüstrisi alanında hızlı bir artış gösteren tekelleşme, medyada da tekelleşmeye yol açmaktadır ve bu toplumlar için çok ciddi tehlikeleri de beraberinde getirerek önemli bir tehdit unsuru hâlini almaktadır. (BİRGÜL)
  • Kitle iletişim araçlarını elinde bulunduranlar aynı zamanda, bu sahipliğin bir getirisi olarak, düşünce ve zihinsel üretim araçlarını da kontrolleri altında tutma olanağına sahip olmuştur. En azından potansiyel olarak kitle iletişim araçları, bireylerin duygu, düşünce ve inançları üzerinde çok büyük bir etkiye sahiptir. Bunun bir sonucu olarak da bireylerin tutum ve davranışlarını değiştirebilecek bir güce sahiptir. Meydana getirilebilecek bu değişikliğin yönü olumlu yönde olabileceği gibi, olumsuz yönde de olabilir. Bu durum birçok faktöre bağlı olarak toplumdan topluma ya da aynı toplum içinde zamana bağlı olarak farklılık gösterebilir. Bu toplumlar için önemli bir tehdittir.
  • Hızlı kentleşme ve sanayileşme kent insanını, kitle iletişim araçları karşısında göreceli de olsa savunmasız, çaresiz ve onlardan kolay etkilenir hâle getirmiştir. Hızlı kentleşme ve sanayileşmeye paralel olarak dengesiz yapıda, anomik ve yabancılaşmış bir toplum türü ortaya çıkmıştır. Kendine ve toplumuna yabancılaşmış, kaypak, kural tanımaz, boşluk-anlamsızlık-değersizlik duyguları içinde bulunan bireylerden oluşmuş bu toplumlar doğaları gereği kolay yönlendirilebilir (manipülasyona açık) bir konuma gelmişlerdir. 

MEDYA VE DEZENFORMASYON

Toplumun beklentilerini şekillendirmek amacıyla, çeşitli çıkar gruplarının kendi yararlarına hizmet edecek şekilde bilgi ve verileri çarpıtarak kullanmaları medyada oldukça yaygın olarak görülen bir durumdur. Dezenformasyon kullanan taraf, hedef kitlesinin algısı üzerindeki hâkim bilgi/veri/haber seti üzerinde çarpıtmalar gerçekleştirmek istediği için dezenformasyona başvurur. Kaynakları çeşitlendirmek dezenformasyonu daha etkili kılar. Dezenformasyonun daha da incelmiş hâli, bazı gelişmeleri engellemek için o gelişme potansiyelini boğacak tehdit edici, bastırıcı haber ve yorumlar yapmaktır. Kısaca dezenformasyon;

– Rakibi yanıltmak için ortaya sürülen yanlış bilgi. 

– Düşüncelere sevk ederek paranoyaklaşmasında rol alan önemli bir etken. 

– İnsanları yanıltma amacıyla yanlış, fazla ya da eksik bilgi vermek vb.

olarak tanımlanabilir.

Bazı güç odaklarının ve gizli servislerin, tarihin her döneminde dezenformasyona başvurdukları bilinmektedir. Haberler, bilgiler, sinyaller tarihin hiçbir döneminde görülmemiş bir hızla tüm yerküreye yayılmaktadır. Ancak, Enformasyon Çağı’nda bu türden etkinliklerin çapı ve etkileme alanı genişlemektedir.

Daha çok bir medya terimi olarak kullanılan “dezenformasyon” aslında anlamı “yanlış bilgi verme” değil, “bilgisizleştirme” olan kelimedir. Sosyal paranoya yaratılmasında kullanılan etkili bir yöntemdir. 

Dezenformasyon’a anlam olarak yakıştırılan, aslında “misinformation” kelimesinin gerçek anlamıdır. Dezenformasyon, yanıltıcı (yersiz, ilgisiz parçalı ya da yüzeysel) enformasyon, yani insanda bir şey hakkında bilgi sahibi olma illüzyonu yaratan, oysa aslında insanı bilgilendirmekten uzaklaştıran enformasyon demektir. Dolayısıyla medyada da yanıltıcı, doğruluk payı olmayan, abartılı, saptırılmış vb bilgilerle karşılaşmak mümkündür. “Yanlış bilgilendirme, kafa karıştırıcı veriler ve sahte haberler şüphesiz kamu güvenliği ve sağlığı için açık ve mevcut bir tehlike oluşturmaktadır. Habercilerin önceliği toplum ve toplumun sağlığı olmalıdır” (Prof. Dr.Yasemin Giritli İnceoğlu ).

MEDYA VE SAĞLIK

Gelişen yeni teknoloji ile birlikte sosyal medya bizim için hayatımızın en önemli yerini işgal eden sanal bir arkadaş, bir danışman olmuştur. Kimseyle konuşamadığımız birçok konuları onunla paylaşmaktan, en gizli konuları  ilk önce ona danışmaktan çekinmeyiz. Hayatımızın böylesine içine girmiş olan ve bize büyük kolaylıklar sağlayan bu dijital dünyanın, sağlık konusunda da bilinçli kullanıldığında faydalar, bilinçsiz kullanımda ise zararlar getireceği aşikardır. 

Sağlık enformasyonu bireylerin sağlıklarını korumalarına ve güçlendirmelerine sağladığı katkı bakımından aynı zamanda toplum sağlığının korunması ve güçlendirilmesi konusunda da önemli bir araçtır. Bu konuda sosyal medya sağlık enformasyonunun sunumu konusunda diğer medya araçlarına oranla çok daha hızlı bir şekilde çok daha geniş kitlelere ulaşma imkânı sunması sebebiyle sağlık iletişiminde kullanılan aktif araçlardan birisi konumundadır. Öyle ki vatandaşlar için sağlıkla ilgili bilgiye zahmetsiz ve hızlı ulaşma imkânı sunan sosyal medya sağlığın geliştirilmesi ile güçlendirilmesi konusunda destekleyici bir unsur olarak işlev üstlenir.

Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Korunma Merkezi CDC tarafından yayınlanan Sağlık İletişimi Uygulayıcıları İçin El Kitabı’nda medya araçlarının ve diğer iletişim teknolojilerinin sağlık iletişimi konusunda kullanımının hızla arttığını ve sağlık bilgisi sunumunda milyonlarca insana ulaşma imkanı sunan etkili bir araç haline geldiklerini belirtmiştir. Zira sosyal medyanın sağlık iletişimi üzerinde birçok olumlu etkiye sahip olduğunu belirterek bu faydaları şu şekilde ifade etmiştir;

  • Sağlık ve korunmayla ilgili bilginin daha etkin ve hızlı aktarılmasını sağlar, hedef kitleyle olan iletişimi güçlendirerek bilgi paylaşımını kolaylaştırır.
  • Bilginin çok daha geniş kitlelere ulaşmasını sağlar.
  • Belirlenmiş olan hedef kitlelere uygun ve motive edici sağlık mesajlarını kişiselleştirerek etkisini arttırmaya imkan sağlar.
  • Karşılıklı iletişimi, irtibat kurmayı ve toplumun katılımını kolaylaştırır.
  • İnsanları daha güvenli ve sağlıklı karar almalarına katkı sağlar.
  • Sosyal medyayı sağlık iletişim etkinliklerinin içerisine dahil eder.
  • Sosyal medya insanların sağlık bilgisini istedikleri zamanda, istedikleri yerde almalarına imkan sağlar.

Sosyal medya hastaların sağlıkla ilgili bilgileri dolaysız ve aracısız olarak güvendikleri doktorlardan alma imkanı sunarken diğer taraftan ise özel yazılımlar vasıtasıyla doktorların sağlık bilgilerini hastalarına ulaştırmalarına imkan tanınır. Bu özelliği ile de sosyal medya hasta ve doktor ilişkilerini güçlendiren bir etkiye sahiptir. Ancak sosyal medyanın diğer medya araçlarından farklı olarak kişilerinde içerik oluşturmasına imkan sağlaması ve kontrolünün güçlüğü sebebiyle avantajlar gibi dezavantajları da beraberinde getirmektedir. Zira bir ilaç veya tedavi yöntemini kullanan bir kişinin bunu sosyal medyada tavsiye etmesi aynı ilaç ve tedavinin herkes için aynı sonucu vermeyeceği için sunulan bu bilgi faydadan çok zarar veren yanıltıcı bir bilgiyi içerebilmektedir. Bundan dolayıdır ki sosyal medyanın kontrolsüz gücü sağlık enformasyonu konusunda yanlış ve yanıltıcı birçok bilgiyi de beraberinde getirir.

Özellikle sağlıkla ilgili konularda herkesin paylaşımda bulunabiliyor olması diğer bireylerin tedavi ile ilgili kararlarını doğrudan etkiler. Öyle ki Amerika Birleşik Devletleri’nde yapılan bir araştırma internet kullanıcılarının %61 gibi yüksek bir oranının sağlık konusundaki bilgileri internetten temin ettiklerini ortaya koyuyor. Facebook üzerinde kronik hastalıklarla ilgili 1200 sayfa bulunuyor ve kronik hastaların %75 gibi çok ciddi bir kısmı internetten ulaştıkları tedavi yöntemlerini uyguluyorlar. Yine Manhattan Araştırma Merkezi’nin yaptığı bir araştırmaya göre ABD’de doktorların %39’u birebir tedavi veya muayenenin gerekli olmadığı durumlarda hastalarıyla internet üzerinden iletişim kuruyorlar. Bu açıdan incelediğimizde sosyal medya sağlık konusunda insanların karar verme süreçlerini doğrudan etkileyen hayati öneme sahip bir araç konumunda. Bu araç kontrolsüz ve bilinçsiz bir şekilde kullanıldığında birçok tehlikeyi de beraberinde getiriyor. “Dijital ve sosyal medya hayatımızda önemli bir pozisyonda. Sosyal medya kullanıcıları günde ortalama 6 saatini internette geçiriyor. Sosyal medya bağımlılığı gençlerimiz için en önemli sorunlardan biri” (Fatih Katipoğlu).

Bu nedenle, sosyal medyanın sağlığın geliştirilmesi ve güçlendirilmesi konusunda etkin bir araç olması, kullanıcıların sunulan her bilgiyi kontrolsüz bir şekilde doğru kabul etmek yerine bilginin kaynağını, doğruluğunu kontrol ederek yanıltıcı bilgiye karşı farkında olmaları ve bu ölçüde sosyal medyayı bilinçli kullanmaları ile mümkün olacaktır.

Bunun yanı sıra, “sosyal medyanın nefret söylemlerinin son derece hızlı türediği bir yer, gerçek hayatta kolaylıkla dile getirilmeyecek söylemlerin daha rahat kullanılabilen bir yer olmasının, kişilerin ruh sağlığını da olumsuz etkilediği bir gerçektir. Bu söylemler yüzünden insanların kaybolan kendini güvende hissetme duygusunu yeniden kazanabilmeleri için terapi koltuğunda saatler harcadığı da bir gerçektir” (Psikolog Şebnem Dal Üzülmez).

SONUÇ

İnternet kullanımının yaygınlaşması, dijital araçlarının sayısının artması ve sosyal medya kullanımının hayatımıza girmesi hem bireyleri ve gündellik yaşamı etkiliyor. Bilgiye erişmek artık daha kolay ama ulaşılan bilginin güvenilirliğini sorgulamak gerekiyor. Eksiden bilgi örneğin gazeteciler tarafından üretilirken bugün sosyal medyada her birimiz bir gazeteci gibi fikir ve görüşlerimizi paylaşabiliyoruz ya da bir doktor gibi ilaç tavsiyesinde bulunabiliyoruz.

Sosyal medya sağlık konusunda olduğu gibi birçok konuda sadece gençlere değil çoğunluğa bir başucu kaynağı niteliği taşıyor. Her geçen gün büyüyerek gelişen dijital dünya, kişi ve kurumları teker teker içine alırken toplum olarak değişmemizde rol oynuyor. Bu özelliği ile de sosyal medya günlük hayatta kullandığımız basit bir araç olmanın ötesine geçerek hayatımızı şekillendiren bir güce dönüşüyor. Öyle ki insanlar için hayati öneme sahip olan sağlık konusunda dahi insanların sıklıkla başvurduğu önemli bir araç olarak işlevselliğini korumaya devam ediyor. Bu yüzden geçen gün dijitalleşen dünyada dezenformasyona karşı uyanık olmamız gerekiyor. Her konuda olduğu gibi seçme hakkının kişilere ait olduğu unutulmamalıdır. Bireylerin doğru bilgiyi ayırt etme, anlama, analiz etme, üretme ve paylaşabilme becerilerini edinebilmeleri için hazırlanacak eğitim programları ile erken yaşlarda tanışmaları sağlanmalıdır. Böylelikle toplum bu yeni dijital dünyaya uyum sağlayabilir ve doğru bilgiyi seçme konusunda güçlendiği için hepimiz için daha güvenli bir dünyanın inşası mümkün hale gelir.

KAYNAKÇA

Write a Message