Rüya Şehirde Dokuz Gün-Paris SupportHer Erasmus+ Projesi Blog Yazısı

Ezgi Temel

Merhaba, ben Ezgi TEMEL. Hayata bakış açımı değiştiren ve bana mükemmel anlar yaşatan Paris deneyimimden bahsedeceğim bu yazıda.  2-10 Temmuz arasında kadın girişimcilerin kriz ve kriz sonrası dönemde desteklenmesiyle ilgili olan ‘SupportHER’ eğitim kursuna gençlik çalışanı olarak katıldım. ANKA ile olan tanışıklığımda ikinci seneme yaklaşırken derneğin bana kattığı güzel dostluklar, özgüven ve kendimi geliştirme motivasyonunun yanı sıra daha önce başaramadığım bir yeni yetiyi daha kazandım: risk almak. Hayatımın dersler nedeniyle yoğun bir dönemindeyken projeye seçildiğimi son beş gün kala öğrenmem üzerine tüm ayarlamaları hızlıca yapmam gereken stresli ama bir o kadar da heyecanlı bir süreç başladı benim için. Gerek burada yapmam gereken işler gerekse korona nedeniyle devam eden ülkelerarası kısıtlamalar ve belirsizlikler gerginliğimi daha da arttırıyordu. Aynı zamanda bu benim ilk kez tek başına yurtdışına çıkış deneyimim olacaktı. Daha önce yaptığım seyahatlerin aksine bu sefer yalnızdım ve her şeyi tek başıma halletmem gerekecekti. Ancak tüm bu belirsizliklerin yanı sıra emin olduğum şeyler de vardı. Dünyanın en güzel şehirlerinden birine, Paris’e gidiyordum.  Emindim ki çok güzel dostluklar edinecektim, projede önemli şeyler öğrenecektim, fırsat buldukça bu rüya şehri gezecektim ve çok güzel anılarla eve dönecektim.

   Nitekim öyle de oldu. Hayatımın en güzel deneyimlerinden birisini yaşadım bu dokuz gün boyunca. Avrupa’nın birçok ülkesinden gelen çok değerli insanlarla tanıştım, kendi şehirlerinde yaptıkları gençlik çalışmalarını dinledim, sevgili eğitmenimiz Adelina sayesinde girişimcilik hakkında önemli bilgiler edindim, gezdim, gördüm, keşfettim. Dünyanın ne kadar büyük ama aynı zaman da ne kadar da küçük olduğunu farkettim. Bana çok uzak gelen Afrika kültürünü ev sahibi derneğimizin Senegalli oluşu nedeniyle tanıma fırsatı buldum. Sıcakkanlılıklarına, misafirperverliklerine ha bir de tabii ki yemeklerine bayıldım. Çoğunun ataları nüfus mübadelesi zamanında göçen bu nedenle evlerini ve kökenlerini burada bırakan Yunanlı katılımcılarla aramızda oluşan samimiyet beni çok etkiledi. Hep kullanılan ‘komşu ülke’ sözünü daha iyi anladım. Kültürümüz, sıcakkanlılığımız, değerlerimiz, örf ve adetlerimiz neredeyse aynıydı. Bunu kültür gecesinde ülkelerinden getirdikleri pekmezli kurabiyelerinden, ‘cacıkki’den, çaldıkları şarkılar ve yaptıkları danslardan çok daha iyi anladım. Romanya’dan, Portekiz’den, Estonya’dan gelen katılımcılarla da çok güzel dostluklar kurduk. Hepsinin enerjisine, motivasyonuna, samimiyetine bayıldım. Yarın bir gün yolum düşerse oralarda kapısını çalacak birçok arkadaşım oldu.

   Paris’te ‘suburb’ olarak adlandırılan ve daha çok göçmenlerin yaşadığı bir yerleşim yeri olan Noisy Le Grand’da kaldık. Paris şehir merkezine yaklaşık 25 km uzaklıkta bulunan bu bölge en az şehir merkezi kadar büyüledi beni. Post-modern yapıların hâkim olduğu bu yerleşim yerinde adı sanı pek duyulmamış ancak mutlaka görülmesi gereken yerler vardı. Göçmenlerin kalması için tasarlanmış Espaces D’Abraxas ve Arénes de Picasso adeta bilim kurgu filmlerinden fırlamış eşsiz binalardı. Paris’in en bilindik yerlerini görmenin yanı sıra çevre yerleşim yerlerindeki göçmen hayatlarına da tanık olma fırsatı buldum. Şehre gezi için gelmiş olsam asla bilemeyeceğim yerleri ve yaşantıları projemizin burada gerçekleştirilmesi vesilesiyle yakından görme şansı bulmak eşsiz bir deneyimdi.

   Girişimcilik, design thinking, kadınların desteklenmesi konularında aldığım eğitim bende yeni ufuklar açtı. İşin mutfağını, girişimciliğin başından sonuna kadar olan süreci, bu işin artılarını ve eksilerini öğrenme fırsatı buldum. Kurs boyunca öğrendiğimiz her bilgiyi gruplar halinde interaktif bir şekilde pekiştirmek konuyu daha iyi kavramamı sağladı. Kim bilir belki de ileride yapacağım bir girişimcilikte çok işime yaracak bu öğrendiğim şeyler.

   Tüm bu süreç boyunca o çok bilindik cümle hiç aklımdan çıkmadı. ‘Hayat sen planlar yaparken başına gelenlerdir.’ Planlarımın arasında yokken bir an geldi ve bana hayatımın en unutulmaz deneyimlerinden birini yaşatacak bir projeyle kendimi Paris’te buldum. Geri döndüm ama bir parçam orada kaldı. Oradaki Ezgi sayesinde hayatın sürprizlerle dolu olduğunu gördüm. Kim bilir belki tekrar yolum düşer oralara ve bir gün tekrar karşılaşırım o değerli insanlarla. Verilen her anın kıymetini bilip bu anı yaşamama vesile olan insanlara bir teşekkürü borç bilirim. Öncelikle Anka Gençlik Derneği’ne, sevgili Begüm ve Melike’ye bu süreçte verdikleri destek için sonrasında da hayatıma iyi ki giren ve beni çok mutlu eden projedeki güzel dostlarıma sonsuz teşekkürler.

Write a Message